Ebubekir Sifil Hoca Efendi ve Cübbeli Ahmed Hoca Efendi
Tartışması Nasıl Başladı Neler Oldu?
Başlarken
İnsanların bir başkası hakkında yargısız infaz yapışının sıradanlaştığı bir dönem yaşıyoruz. Müsellem.net olarak biz de bundan nasibimizi aldık.
Takipçilerimizin malumu olduğu üzere Cübbeli Ahmet Hocaefendi hakkında “Sen Böyle Değildin Hocam” başlığıyla tatlı bir serzeniş yazısı kaleme almış, yazının sosyal medya ve birtakım haber sitelerinde yayılması üzerine tepkiler ve destekler ardı ardına sıralanmıştı yorum ve mail kutularına.
Sonra Cübbeli Ahmed Hocaefendi çıktı kürsüye “gayr-i müsellem” diyerek 15 dk kadar bize cevap verdi. Cevap verdi diyorum ancak ne yazık ki işbu cevabı dahi yazıyı yazmakta ne kadar haklı olduğumuzun bir resmiydi. O açıklamada da söylediklerimizin başka tarafa çekilmesi, sanki biz ona “Ehl-i Sünnetin muhafazasında sapık fikirlere reddiye yapma” demişiz gibi cevaplar sıraladı. Tuttu yazının bir kenarından, aynı cümledeki diğer isimleri göz ardı ederek “yalancılık yapıyorlar” dedi. Yazının hazırlanması emeği geçen herkesin en az 10 yıl Cübbeli Hoca’yı takip etmiş olduğu hakikatini yazının her satırından anlayabilecek olmasına rağmen “Beni hiç dinlememişler” dedi.
Bizim niyetimiz belliydi. Şahsi hiçbir çıkarımız olmadığı gibi herhangi birinin müdâfii gibi de davranmamıştık. Böyle bir iması da oldu ancak meselenin şahsileşmemesi adına ona karşı da sessiz kaldık. Yazıyı kimseye haber vermeden yazdık, kimseye sormadan sustuk. Yazımız Cübbeli Hoca’nın Ebubekir Hocayı eleştiren bir konuşmasının ardından geldiği için birileri bizi “Sifilci” olarak yaftaladı, “Düne kadar da Cübbelici idik” deyip uzaktan bakanların bizi anlayamaması normaldir diye düşündük. Sessizliğe devam ettik.
Biz sessizliğimize devam ederken Ebubekir Hoca ve Cübbeli Hoca arasında birtakım meselelerden sebep karşılıklı yazılı ya da sözlü tenkid/eleştiri süreci devam etti. Bir tarafın konuşmasını dinleyip diğer tarafın cevabından habersiz kalanlar ne yazık ki objektif bakışlardan mahrum kaldılar. En son 3 Mayıs Pazar günü Cübbeli Hoca’nın 1 saat 16 dakikalık “Ebubekir Sifil’e Reddiye” başlığıyla yaptığı canlı yayın programı ve Ebubekir Hoca’nın “Cevap vermeyi düşünmüyorum” şeklindeki kısa cevabı bize daha önce yaptığımız “İhsan Şenocak Mustafa Öztürk Tartışması nasıl başladı neler oldu?” başlıklı çalışma gibi yeni bir çalışmayı telkin etti.
Evet, bu yazının amacı, tarafgirlikten sıyrılarak, hakkı hak sahibine teslim edip, iki tarafın da kaynak ve hassasiyetlerini tespit ederek karar vermek için takipçileri haberdar etme gayretidir.
Daha önce de söylediğimiz gibi, “Biz niyetinden emin kimseleriz.”
Nasıl Başladı?
Tartışma, Ebubekir Sifil hocaefendinin, Cübbeli Ahmed hocaefendinin birtakım havas ve esrara dayanan, Erbâin-i İdrîsiyye kaynaklı bazı ifadelerini ‘’Kefen’’[1] başlıklı Vahdet Gazetesindeki köşe yazısı ve yine aynı konunun mevsukiyetini tahkik ettiği ‘’Erbaini İdrisiyye’’[2] başlıklı yine Vahdet Gazetesinde yayımlanmış olan köşe yazılarına müteakip Cübbeli Hocanın bu yazılardan haberdar olmasıyla başlar. Zahmet edip yazıyı okuyanlar göreceklerdir ki Ebubekir Hoca’nın yaptığı rivayetin sahihliği ile ilgili arızaların tespitinden başka bir şey değildir. Kefen meselesi çok daha öncesinden sosyal medya ve internet gündeminde olmasına rağmen Ebubekir Hocanın meseleyi bu kadar geciktirmesi, sonra bunu yazmaya mecbur kalmasının sebebi hiç şüphesiz meseleye dair hocaya yöneltilen sorular ve “neden sessiz kalıyorsun?” serzenişleridir. Zira konuya başka hocalar çoktan dahil olmuş, Cübbeli Ahmed Hocayı çok sert eleştirilere maruz bırakmışlardı.
Bu paragrafları okuyanların hemen hemen hepsinin aklında bir soru işareti oluştuğunu tahmin ediyoruz: Ebubekir Hoca bu meseleyi neden Cübbeli Hoca ile özel olarak konuşmadı da gazete köşesinden yazdı?
Bunun haksız bir eleştiri olduğunu hemen belirtelim. Zira daha önce bu mesele konuşuldu. Az aşağıda bunu belirten videoya atıf yapacağız.
Devam edelim:
“Hallaç Pamuğuna Çevireceğim”
Ebubekir Sifil hoca efendinin ilgili tahkikat ile değerlendirmesi üzerine Cübbeli Ahmed hoca efendi, 7 Şubat 2015 tarihli Bursa Vakıf Külliye Sohbetinde; İhyâ-i Ulûmiddîn ve İmâm-ı Ğazzâlî, Ruhu’l-Beyân ve İmam Bursevî üzerinden hadis ulemasına bir eleştiri yaparak: ‘’Yine bu edepli… Birkaç zaman sonra onun da adını vereceğim şu anda konjonktür müsait değil. Adını fena şekilde deşifre edeceğim, onu hallaç pamuğuna çevireceğim Allah’ın izniyle.’’[3] diyordu. Bu tartışma ilişkisinde belki de kimsenin gözüne çarpmayan bu ayrıntıda hocanın kimi kastettiğini sormak hakkımızdır sanıyorum.
Eğer Cübbeli Hoca’nın kastettiği kişi Ebubekir Hoca değilse kimdir? Dediği gibi kısa bir süre içinde birisini, yani Ebubekir Hoca’yı “deşifre” etmiştir. O halde “Ehl-i Sünnettir” dediği, Hocaefendi diye hitap ettiği biri hakkında “Hallaç pamuğuna çevireceğim” demesini nasıl okuyacağız? Buna hangi ilmi kriterler içinde yer bulacağız? Daha da önemlisi bu raddeye gelen reddiyeleşme sürecinde Cübbeli Hoca’nın planlı bir tutumu söz konusu mudur? Eğer öyle ise bunu nereye, nasıl yakıştıracağız?
Devam edelim:
5 Mart 2015 tarihli mescid sohbetinde Cübbeli Hoca, Talha Hakan Alp hocayı eleştiriyor. Eleştiri Talha Hoca ile kalmıyor ona ekleştirilmiş[4] şekilde Ebubekir Hoca da ölçüsüz eleştirilere maruz kalıyor. Sohbeti izleyenler Cübbeli hocanın Ebubekir Hocayı direkt hedef aldığını, meselenin hiç de “Rıhle Grubundan” olmakla ilişkilendirilerek o noktaya gelmediğini anlayacaktır.
Yukarıda bahsettiğimiz planlı “deşifre etme” projesi mi devam ediyor diye sormadan edemedik. Zira enteresandır Ehl-i Sünnetin muhafazası ile tanınmış olan Ebubekir Sifil Hoca’ya “sen bunca şeyi bırakıp benim Erbain-i İdrisiyye rivayetim ile mi uğraşıyorsun, meseleye bak!” demesi, “Ben bunları topladım, söyledim, birleşelim dedim” diyerek eskiden hocalar arasında yapılmış bir toplantıya işaret etmesi, meseleyi kökten değerlendirmeye niyetli olduğunun işaretiydi.
Devam edelim:
Burada ölçüsüz eleştiri dediğimiz meseleye Ebubekir Hoca bir cevap[5] videosu hazırladı. Kolajlı hali ile toplam 17 dk. süren videoda Ebubekir Hoca, Cübbeli hocanın eleştirilerine cevap verdi. O zaman gördük ki Cübbeli Hocanın hocalar arasındaki toplantıya dair anlattıklarında yanlışlar var. Yanlış hatırlıyor Cübbeli Hoca. Ebubekir Hocanın anlattığına göre o toplantıların sonuncusunda Cübbeli Hoca ile özel görüşme talep eden Ebubekir Hoca, Cübbeli Hocaya uydurma rivayetleri kullanmak konusunda “yapma” diyor, sonuç olarak ileri bir tarihte meseleyi ilmi olarak masaya yatırma kararı alınıyor. Ama maalesef o gün, hiç gelmiyor. Cübbeli Hocanın “birleşmediler” dediği toplantıların sona ermesi Cübbeli Hocanın yanındaki görevlilerden birinin arayarak Ebubekir Hoca’yı “toplantı iptal” demesi ile son buluyor.
Burada “önce kendi aranızda konuşun, bu meseleleri neden umuma açık olarak konuşuyorsunuz” şeklindeki akl-ı selim itirazların çok da faydalı olmayacağını görüyoruz. Yine bildirelim ki Ebubekir Hoca bu özel video cevabın sonunda “bu meseleleri aramızda halledelim, umuma açık yerlerde konuşmak doğru değil” diyerek meseleyi olması gereken zemine çekmek istiyor…
(Lütfen dipnotlarda verdiğimiz videoları es geçmeyin. Atıflarımızın daha iyi anlaşılması için bu elzemdir.)
Devam edelim:
Cübbeli hocanın, 26 Mart 2015 tarihli sohbetinin bir kesitinde, Ebubekir Sifil Hocaya yönlendirmiş olduğu yeni cevabı ile tartışma gündemi devam ediyor. Burada Cübbeli Hoca’nın özellikle Ebubekir Hoca’nın yazı üslubuna değinmesi ve köşe yazılarında ele aldığı meselelerin derinliği üzerinden onu eleştirmesi dikkate şayandır. Önemli meselelerin parçalı ve aralıklı bir şekilde yazılması yönünden Ebubekir Hocaya yapılan eleştiri insaf sahibi kimseler için anlayışla karşılanabilir. Ancak yazının muhtevasında bir hata olmamasına rağmen bu derece sertliğe gerek var mıdır, takdir sizindir. Ebubekir Hoca’nın ‘’Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellemin doğumunda meydana gelen olaylar’’[6] başlıklı yazı dizisinde Ebu Gudde merhumdan yaptığı nakiller ve bu nakillerin sonraki yazılarda tahlil edilmesi Cübbeli Hoca için hiç de uygun bir şey değil. Bu, bir hocanın eleştirilmesine müsait bir konu!
Devam Edelim:
Bundan sonra mesele biraz yatışmış, Cübbeli hocanın tartışma zeminini yumuşatıp geniş bir alana yayması sebebiyle konunun üzeri kapanmış gibi görünüyordu ki, Üç Ayların girmesi ve Regaip Kandilinin yanaşmasıyla birlikte ilgili faziletler üzerinde duran Cübbeli hocanın bu tavrına mukâbil Ebubekir hocanın Vahdet Gazetesinde 29 Nisan 2015 tarihinde kaleme almış olduğu: ‘’İfrat-Tefrit Tutumlar Arasında Hadis’’[7] başlıklı yazıyla tartışma tekrar alevlendi.
Cübbeli Ahmet Hoca 02.05.2015 Tarihli Bursa Vakıf Külliye sohbetinde[8] duadan hemen sonra Ebubekir Hoca ile ilgili bir kısım eleştirilere yer verdi. Ardından da bu meseleyi daha uzun konuşmak ve “bir sonuca bağlamak” üzere ertesi gün bir video çekeceğini haber verdi. Ertesi gün de söylediğini yaptı.
03.05.2015 Tarihli Lalgül Tv’de “Ebubekir Sifil’e Reddiye” başlığında müstakil bir sohbet[9] yaptı. 1 saat 16 dakikalık bu özel konuşma ne içindi? Karara bağlayacağı mesele ne idi, merakla izledik.
Daha önce “işi gücü bıraktın da bana 17 dakika video çektin” diyerek Ebubekir Hoca’yı eleştiren Cübbeli Hoca bu defa 76 dakika boyunca Ebubekir Hocayı eleştirdi. Kullandığı rivayetlerle ilgili delilleri yineledi. Ulemaya, evliyaya olan hüsnü zannını tekrar etti. Ebubekir Hocanın senetlere dair tahlillerini es geçerek “işte kaynaklarım, kafadan konuşmuyorum” demeye devam etti.
Hadis Usulü’nün bir gereği olarak takındığı tavrından dolayı, rivayetlere olan yaklaşımı üzerinden Ebubekir Hoca için “Bu kafa Vehhabi kafası” dedi. Selefilik ve Vehhabiler ile böylesine derin mücedelelere girmiş olan Ebubekir Hoca için böyle söylemesi dinleyicilerin büyük bir kısmını şaşırttı zannediyoruz.
Eleştiriler Hocanın yazıları üzerinden devam etti. Yazılarda kullandığı latince ve bir kısım yabancı kelimelerin insanların kafasını karıştırabileceğinden bahsetti, kullandığı kaynakların ancak ilmi ve akademik kadrolar için uygun olduğunu söyleyip umuma uygun olmadığı iddiasıyla eleştirdi.
Son haftalarda “Okuyucu Soruları” bölümünde uzun bir seri yazı halinde yayınladığı Noel ve Hz. İsa’nın doğumuna dair yazılarda [10] İncil’den yaptığı alıntılar üzerinden Ebubekir Hoca’ya “Diyalogcuların ekmeğine yağ sürüyor” dedi. İzleyici bir de buraya şaşırdı. Dinler tarihi öğrenmek-okumak neden önemlidir sorusunun cevabını burada detaylandırmak uygun değil ancak sizi dipnotta ki makaleye sevkederek bu meseleyi de anlamaya davet edelim. [11]
Devam edelim:
Diyaloğa karşı Türkiye’de ilk kalem oynatan ve Selefilik’le mücadelesi takip edenlerce malum olan Ebubekir Hoca da bunların bir kısmını dinlediğini twitter’dan ifade etti.
İfade ediş biçimine katılıyor muyuz?
Bunca zaman kimseye karşı üslubunu bozmamış, ahlakından ve kişiliğinden hepimizin örnek alması gerektiğini düşündüğümüz Ebubekir Hocanın meseleye bu şekilde nokta koyması bizi de üzdü. Olmaması gerekirdi diyoruz. Kimseyi onaylamak ya da reddetmek makamında değiliz elbet. Ancak bunun için de “olmadı” diyoruz.
Sonuç:
Ok yaydan çıktı. Meseleler keşke bu raddeye gelmeseydi.
Biz ne yaptık? Neden dahil olduk? Olduk zira üzüldük.
Okuyuculardan isteğimiz şudur; gördüğünüz gibi gerek bu konuda gerek daha önce kaleme aldığımız yazılarda süreci takip ediyoruz. Tek taraflı analizin arızalarından korunmak için bu şarttır. Ne yazık ki -belki- iki hoca efendinin takipçileri de bu hassasiyetten uzak durumdalar. İşte bu hassasiyeti tekrar kazanalım istiyoruz. Bunun için süreci ve atıf yapılan kaynakları, yazı ve dipnotlarda belirtiyoruz.
Gayret bizden, Tevfik Allah’dan..
Dipnotlar:
[1] 26.01.2015 tarihli Vahdet Gazetesi, ‘’Kefen’’ başlıklı köşe yazısı bkz. Tıklayınız
[2] 28.01.2015 Ebubekir Sifil, Erbâin-i İdrîsiyye (el-Esmâu’l-İdrîsiyye)’nin senetleri ve mevsukiyeti hakkında bkz. Tıklayınız
[3] 07 Şubat 2015 Tarihli Bursa Külliye Vakıf sohbeti için bkz. Tıklayınız İlgili kesit, 30.dk. sonra.
İlgili kesitin müstakilen yayımlandığı bir video için bkz. Tıklayınız
[4] Tıklayınız 01.41.00.dk.’dan itibaren.
[5] Resmi Kanaldaki: https://www.youtube.com/watch?v=0cSuPTfEDKU
Başka bir hesaptan kolajlı: https://www.youtube.com/watch?v=bUzFxQlvTkA
[6] 3, 10 ve 17 Ocak 2015 Tarihli 3 makaleden oluşan serî için bkz.
http://www.gazetevahdet.com/efendimiz-s-a-vin-dogumunda-meydana-gelen-olaylar-328yy.htm
http://www.gazetevahdet.com/efendimiz-s-a-v-in-dogumunda-meydana-gelen-olaylar-2-435yy.htm
http://www.gazetevahdet.com/efendimiz-s-a-v-in-dogumunda-meydana-gelen-olaylar-3-536yy.htm
[7] İfrat-Tefrit Tutumlar Arasında Hadis, Ebubekir Sifil, 29.04.2015, bkz. Tıklayınız ayrıca bkz. Tıklayınız
[8] Tıklayınız 01.36.00.’dk. itibaren.
[10] Ebubekir Sifil hoca efendinin Noel ve Hz. İsâ Aleyhisselâm’ın doğumuna dair kaleme almış oldukları beş makaleden oluşan serî için bkz.
1- http://www.gazetevahdet.com/noel-1608yy.htm
2- http://www.gazetevahdet.com/noel-2-1695yy.htm
3- http://www.gazetevahdet.com/noel-3-1793yy.htm
4- http://www.gazetevahdet.com/noel-4-hz-isa-ne-zaman-dunyaya-geldi-1865yy.htm
5- http://www.gazetevahdet.com/noel-5-tomas-incili-1962yy.htm
Geçti gülüm geçti…Tamam hoş bir yazı kaleme almışsın şimdi ama daha önceki yazınıda kaleme almadan hocaefendilerle istişare yoluna gitmiş olsaydın senin ifadenle olaylar bu haddeye varmazdı…Şimdi tek yapacağınız şey bu yazı ekiyle birlikte yanlış anlaşılmaktan ötürü özür dilersin hocaefendide sizin özrünüzü kabul eder ve durum tatlıya bağlanmış olur…Bak olayı nasılda analiz edip aranızı tatlıya bağlıyoruz görüyorsun ( sen bizler adına durumdan bi haber ve analiz yapmaktan aciz bir cemaat olarak görmüş olsanda…. ) Selam ve dua ile….Kızmaca darılmaca yok herkes görüşünü yazıyor efendi efendi…
Rahat olun. Diğer yazıdan gördüğünüz üzere yorumları engelleyen bir presibimiz yok. Cübbeli Hocaya Hakaret eden üç yorum dışında hemen hepsini yayınladık. Bize saldıranları dahi yayınlamaktan imtina etmedik.
bu yazıyı kim yazdı? isim nedir? kime ait bu yazı?
Su noktada, Hocaefendilerin arasina girmeye hic niyetim yok, amma ve lakin SIfil hocaefendinin hesabinin ele gecirildigini dusunmek istiyorum. -Ehl-i sunnet olmak kaydiyla- kim olursa olsun, muhatabina hitap da, sokak agzina dusuldugu an saygi, hurmet cizgim de depremler oluyor… bakin! Her kim olursa olsun dedim. Sifil hocaya yakistiramadim…
bu yazıyı hazırlayan arkadaşın ismi nedir ?
aydınlattığınız için minnettarım. evet hiç kimse masum değil ve eleştirilemez olamaz. bizim için önemli olan hakkın müdafasıdır. kim olursa olsun ümmeti ikileme düşürme hakkına sahib değildir. bu büyük bir vebaldir. bu tartışmaların medya üzerinden veya cami kürsülerinden yapılmasını muhterem hoca efendilere yakıştıramıyorum. kendi aralarında konuşarak bu meseleleri çözeme basiretini gösteremeyenlerin ehli sünneti i müdafaya veya temsile hakları yoktur. ne acıdırki yüklendikleri görv ümmeti tevhid çatısı altında buluşturmak olan hocalarımızın düştşkleri şu hale bakın..ben bir müslüman olarak kimden taraf olayınm. kimi rehber edineyim. kimin itikadına göre amel edyim. küfrü bırkıp birbirizle uğraşarak kimin rızası preşindesiniz. bu sorumsuz tavırlarınız ancak küfrün ekmeğine yağ sürer.
Ebubekir hocayı da takip ederim, Ahmet hocayı da, ancak ilim yönünden Ahmet hocanın eline kimse su dökemez. Ebubekir hocamız bazı eleştirilerinde kendince haklı olabilir. Ancak Ahmet hocanın hadis ilmi konuusndaki ufkuna Ebubekir hoca yetişemez. Üstelik Ebubekir hoca maalesef ihsan eliaçık gibi bir merdud -hatta daha fazlası- heriften nakil yaparak, Ahmet hocaya iftira etmiştir.
Hoca yarıştırıyor değiliz ancak Cübbeli Hocanın söylediklerinin aksi ile onu müdafaa etmeye çalışıyorsunuz.Allah selamet versin.
Hoca yarıştırmak ne demek kardeşim? İkisi de ehli sünnet… Ufak sürtüşmeler olabilir. Cübbeli Ahmet hocamızın da ne dediğni biliyoruz. İyi takip edin kendisini. Böylece Ebubekir hocanın nerede hata yaptığını da görmüş olacaksınız :)) Ben ikisini de çok iyi takip ediyorum.
Trafsiz demissinizde, gayet taraflı bir yazi olmuş.Cubbeli Ahmet hocayı kotüluyup, Ebubekir Sifil’i goklere cikarmişsiniz.Şeytanin avukati gibi bişey olmuşsunuz.Ahmet hocain negati, Sifil hicanin pozitif durumlarını cimbızlamişsınız.
Dogru, yetismesinde zaten yoksa mevzu olan hadisleri vatandasa cübbeli hc gibi sergiler ALLAH muhafaza ayrica ne ebubekr hc nin nede bu yaziyi okumadiginiz nasilda anlasiliyor!!! Ihsan eliacigin naklini yaparak sifil hc yola cikmiyor bu yanmaz kefenle alakalı akli basinda olan insanlar ebubekir hc sorular soruyor oda mecburen cvp veriyor kapis?!
Ebubekir sifil hc kesinlikle hakli sabir tasi olsa catlardi cübbeli hcnin yaptigi ilk reddiye videosundaki sözleri siz duymamazlikdan gelin isinize geleni alirsiniz sanki din acik büfe istediginizi alıyorsunuz isine gelmeyini birakiyorsunuz takim tutar gibi hc tutmayin unutmayin cübbeli hc beser ama malesef dedigi gibi haksiz oldugu zaman gururuna yedirip hata yaptim diyemiyor fanlerini ebubekir hc üstüne nasil salayim diye bakiyor zamaninda nurettin yildiz hc icinde neler dedi vahabi vs. Sözleri etmisti sonra ne oldu? Gecen bir zaman icinde resimler çekildiler hic o sözleri aklina gelmismidir? Cemaate en cok zarar verenlerden biri kendisi cogu hclar da tutumundan mevzu hadisleri vatandasa sunmasindan rahatsız ama kimse bisey diyemiyor fanlerini onlarin üzerinede salar cünki ayni mehmet talu hc ya yaptigi gibi!!!
Niçin elestirinizi söyleyeceklerinizi başbaşa Görusurup söylemiyorsunuz da sapik hocalara ve tayfalarinin ekmegine yağ suruyorsunuz; benim gibi binlercesinin hidayetine ,Peygamber sevgisini ögrenmesine,itikadini düzeltmesine sebeb olmuş cübbeli ahmet hoca ya bu şekilde cevablarverilmemeliydi;diyelim cubbeli hoca hakkında eleştirileriniz haklı bile(talha alp dışında ) olsa ehli sunnet mudaafasi ,peygamber sevdası hatrina susulmali degilmiydi
Cübbelinin söyledikleri neymiş. söylede bilelim. aksi ile onu savunuyorsun ifadeni bi aç bakalım kardeşim.
Bismillâhirrahmanirrâhim. Birincisi; Zikredilen rivâyet (Erbâîn-î İdrîsiyye)’te ki sıkıntı ortada ! Bu iş Cübbeli Hoca, Ebûbekir Hoca mevzuu değil. Yanılmayan bir Allah. Gerisi lâf-ü güzâf. Şimdi gelelim rivâyette ki sıkıntılara : 1- E.Sifil Hoca’nın da dediği üzere zikredilen rivâyette yer alan Hz.Mimşâd ed-Dineverî (K.S) ile Hz.Pîr Şihâbüddîn Sühreverdî’nin irtihâlleri arasında 333 sene olmasına rağmen rivayet zincirinde sadece 2 kişi var ! Bu durumda rivâyet muttasıl yani kesintisiz değil. 2- Bu rivâyet yine E.Sifil Hoca’nın da dediği gibi hiçbir hadis kitabında geçmiyor. Fakat dahası da (E.Sifil’in belirtmediği) var; 3- Bu rivâyeti Hz.Pîr Şihâbüddîn Sühreverdî (K.S) (R.A)’in yaptığı iddia olunuyor. Bizim bildiğimiz Hz.Pîr aynı zamanda müellif olan yani eser telîf eden birisi ! Onun herhangi bir eserinde bu rivâyet varmı ? 4- Sadece Hz.Pîr değil rivâyet senedinde yer alan diğer isimlerinde bazılarının eserleri var. Onların eserlerinde böyle bir rivâyet varmı ? 5- Neredeyse tüm tarîkâtların silsilelerinde Hz.Hasan-ı Basrî (K.S) (R.A) ve Hz.Cüneyd-î Bağdâdî (K.S) (R.A) yer alır. O tarikâtların müessisi olan Pîrân’ın ve o tarikâtlara mensub olan meşâyihin eserlerinde bu rivâyet varmı ? 6- Hz.Pîr’in tarikatı onun irtihâlinden sonra epey bir süre devam etti. O tarikata mensub meşâyihin eserlerinde bu rivayet varmı ? 7- Hz.İmâm-ı Rabbanî (K.S) (R.A) aynı zamanda Sühreverdiyye’den icâzetlidir. Ondan sonra onun silsilesinden Hz.Mevlâna Halîd-î Bağdâdî (K.S) (R.A)’e (o dahil) kadar gelmiş olan meşâyih’de Sühreverdiyye’den icâzetlidir. Onların eserlerinde bu rivâyet varmı ? 8- Hz.Mevlâna Halîd-î Bağdâdî (K.S) (R.A)’den sonra onun kolundan gelen pek çok meşâyih’de aynı şekilde Sühreverdiyye’den icâzetlidir. Onların eserlerinde bu rivâyet varmı ? Fakat önemli olan sadece bu rivâyetin sıhhati değil. Bu rivâyete dayanılarak, bunun ticarete dökülmesi ! Varsayalım ki böyle bir rivâyet var. Ve yine varsayalım ki bu rivâyet sahîh. Bu rivayete dayanarak bu işin bir ticaret haline dökülmesi doğru bir davranış şeklimi ?!? E.Sifil’i “Vehhabi Kafası” na sahip olmakla suçlayanlar şu tavırlarıyla (sıhhatli olmayan bir rivayeti bayraklaştırarak, ticaret konusu haline getirme) aslında tam da hem Vehhabilerin ve hem de İslâm düşmanlarının “Ekmeklerine Yağ Sürmek”, “Değirmenlerine Su Taşımak” değilse nedir ? Bu rivayeti bir sohbet esnasında zikretmek, sohbet mevzuu yapmak, bunu kabûl etmek, buna inanmak ayrı şeydir, bunu ticaret mevzuu haline getirmek ayrı şeydir ! Eğer bu rivayet sadece bir sohbet konusu olmuş olsaydı yani ticarete konu olmamış olsaydı bu hiç dallanıp, budaklanmaz, belki gündeme dahi gelmezdi ! Bunun gündeme gelmesinin gerçek ve tek nedeni Ticaret Mevzuu haline getirilmesidir ! Tarafgirliği bırakıp, insaf nazarı ile bakıldığı takdirde herkesin göreceği manzaranın da bundan farklı olacağını sanmıyorum ! Doğrusunu Allah bilir.
Cübbeli Ahmed Hoca’nın 3 Mayıs 2015’de Lalegül Tv’de yapmış olduğu “Ebûbekir Sifil’e Reddiyye” konulu konuşması hakkında ;
Evvelâ şunu belirtmek lâzım. Her ilmin, sanat, zanaat ve sporun bir tekniği, usûlü vardır. İster hüsn-ü hât, ebrû, tezhîb, musıkî gibi sanatlar olsun, ister demircilik, çinicilik gibi zanaatler olsun, ister güreş, karate, futbol gibi sporlar olsun, ister, fizik, kimya, biyoloji, astronomi gibi fennî ilimler olsun, ister tarih, coğrafya, felsefe, sosyoloji, psikoloji gibi sosyal ilimler olsun, ister fıkıh, hadîs, tefsir gibi şer-î ilimler olsun isterse de tasavvuf gibi insanın ruhî, ahlâkî ve kalbî gelişimini temin ederek marifetullaha ulaşmasını temin eden ilim olsun hepsinin usûlü yani tekniği vardır. Ve ilmin temeli’de usûl’dür ! Nitekim hukukta da bu böyledir ve mecelle kaidesidir ki “Usûl esasa mukaddemdir” ! Yani usûl esastan önce gelir !
İkincisi ; Bu tartışma bir neticeye ulaşmaz. Sebebine gelince; Ebûbekir Hoca bu konuşmaya konu olan hadislerle ilgili usûl cihetinden bir eleştiri getirirken, hatta daha da doğrusu ilgili hadislerin, hadis usûlü ve ricâl ilmi cihetinden o ilmin erbâbınca yapılmış tahkîki ve bunun neticesini yazarken, Cübbeli Ahmed Hoca işin usûl cihetiyle ilgilenmeyip, şu kitabda var, bu kitab’da var diye kaynak sayıyor. Ancak hadîsler yer aldıkları kaynaklara göre değil, Hadîs Usûlü’ne göre değerlendirilir !
Üçüncüsü ; Mezkûr makalede Cübbeli Ahmed Hoca’nın ismi geçmediği halde olayı üstüne alıp bu konuşmayı yapması ise oldukça manîdâr’dır.
Şimdi gelelim esasa, yani tartışma mevzuu’na.
Birincisi ; Ebûbekir Hoca, o yazıda teknik bir değerlendirmede bulunuyor. Ve o değerlendirme kendisine ait değil. Selefden olan bir kısım ulemâ’nın değerlendirmesi. Bunu Cübbeli Ahmed Hoca’da gayet iyi biliyor. Ancak bunu bu devir hocalarının değerlendirmesi gibi takdim ediyor.
İkincisi ; Cübbeli Ahmed Hoca bir sürü eser adı sayıyor. Bunlar yanılıyormu diyor. Cübbeli Ahmed Hoca kendiside gayet iyi bilir ki pek çok alim kendilerine göre zayıf olan rivâyetleri eserlerine almakta beis görmemişlerdir. Ve bu rivayetlerin bir kısmının uydurma olduğu doğrultusunda tartışmada olmuştur, vardır. Nitekim, Cübbeli Ahmed Hoca’nın saydığı isimlerden meşhur muhaddis İmâm Suyuti (K.S) (R.A) , Câmîu-s Sağir adlı hadîs mecmûasına bu tip rivayetler almış, bu rivayetlerin “Zayıf” olduklarınıda bizzat kendisi belirtmiştir ! Ve hemen hemen her zayıf rivayetin, “Mevzû’mu yoksa Zayıf’mı” olduğu doğrultusunda tartışma olmuştur. Olacaktır. Bu kaçınılmaz bir neticedir.
Üçüncüsü ; İmâm Ahmed ibn-î Hanbel (K.S) (R.A)’in el-Müsned’i şüphesiz muhteşem bir hadîs mecmûasıdır. Ve, o eserine uydurma rivayet almadığını beyân etmiş. Buraya kadar tamam. Ancak, Cübbeli Ahmed Hoca’nın da bileceği üzere o esere oğlu Abdullah ve bir talebesi tarafından epeyce ilâveler yapılmıştır. O nedenle de el-Müsned’de çok az miktarda da olsa “Mevzû yani Uydurma” rivâyetlerin bulunduğu hadîs muhakkîkleri tarafından beyân olunmuştur.
Dördüncüsü ; Cübbeli Ahmed Hoca kendisine delîl getirdiği isimleri hürmet ile zikrederken, İmâm Buhârî hakkında kullandığı ifadeler, maalesef saygı sınırlarını zorlayan hatta aşan ifadelerdir !
Beşincisi ; Cübbeli Ahmed Hoca’nın da bileceği üzere İmâm-ı Buhârî (K.S) (R.A) sadece hadîs sahasında değil, fıkıh sahasında da müçtehid’dir !
Altıncısı ; Cübbeli Ahmed Hoca diyor ki ; “Ben fıkhın kaynaklarını incelediğim zaman Darekûtnî’den öteye gitmez” Bu herhalde olsa olsa hitâbetin cezbesi ile ağızdan kaçan bir söz olsa gerek. İmâm Buhârî hakkında sarf ettiği yakışıksız ifadeler gibi bu da yine şehvet-î hitâbet’in bir neticesi olsa gerek. Çünkü gerçekle ilgisi yok. Bu söze bakacak olursak her biri fıkıh bâblarına gore düzenlenmiş olan Kütüb-î Sitte mezheb imâmlarının istifade etmediği, metrûk rivâyetlerle dolu olan kitablar olması gerekir. Ama Elhamdülillah öyle değil.
Yedincisi ; Cübbeli Ahmed Hoca diyor ki; “İmâm Buhârî’nin münker dediği pek çok raviye sikâ diyen pek çok muhaddis gösteririm ! “ İyi’de mevzuu pek çok ravî değil ! Mevzuu o ravî ! O, ravî’ye şayet sikâ diyen varsa çıkar gösterirsin. Olur biter. Böyle 1 saatlik konuşma yapmayada bu kadar nefes tüketmeyede gerek kalmaz. 2-3 dakika içerisinde mesele vuzuha kavuşurdu.
Sekizincisi ; Yine Cübbeli Ahmed Hoca diyor ki; “Ben Regâib namazının var olduğunu isbat için 40 sayfa ilim yazacağım, sen yok darken dergide tek paragrafla geçiştireceksin. Yok öyle yağma. İlim dönemindeyiz. Cehâlet döneminde değiliz ! “ Şimdi Cübbeli Ahmed Hoca kusura bakmasın ama o hadîsi rivâyet eden 10 tane kaynak sayacağına, yukarıda da beyân ettiğim üzere o bir tane ravî’nin makbûl olduğunu ispat etmesi yeterde artardı bile.
Dokuzuncusu ; Konuşma boyunca yazıyı kelime kelime inceleyip, irdeleyeceğini iddia eden Cübbeli Ahmed Hoca maalesef mezkûr makale ile hiç ilgi ve alâkası olmayan, makalede katiyyen geçmeyen şeyler söylenmiş gibi suçlamalarda bulunuyor. Bunlar başka yerde yazılmış yada söylenmişse ifade edilmesi gerekirdi. Geçmiyorsa zaten vahim bir durum.
İlk 30 dakikanın neticesi bu.
Cübbeli Ahmed Hoca’nın 3 Mayıs 2015 tarihinde Lalegül TV’de yapmış olduğu “Ebûbekir Sifil’e Reddiyye” Konulu konuşmasının 30.ncu dakikadan sonuna kadar olan ikinci kısmı (Başından 30.ncu dakikaya kadar olan ilk kısmının değerlendirmesi yukarıda) hakkında :
1-) “Sahabe yapmadı diye ne olmuş diyor” Cübbeli Hoca ! Özürü kabahatinden beter dedikleri bu olsa gerek. O halde ne diye o bid’at, bu bid’at deyip duruyorsunuz ?
2-) Hele birde kalkıp, Ebûbekir Hoca’ya çatıp, ona hitâben;
“ 5000 defa Allah demek Nakşî Tarikatında. Varmı hadis 5000 ? Nasıl sen Nakşî Tarikatındanım diyorsun ? Tasavvufa inanıyorum diyorsun. Varmı Rabıta ? Varmı Murâkabe’nin dakikası ? 1,5 saat olması ? Varmı ? ”
derse (ki hiç haydi canım sende demeyin onu’da diyor çünkü) artık dibe vurmuşsunuz demektir ! Hem Tasavvuf ile ilgilendiğini iddia edip hem de bunları bilmemek, birde kalkıp kendi biliyormuş, karşısındaki (Ebubekir Sifil) bilmiyormuş gibi tavır alıp, konuşması, daha doğrusu suçlaması nasıl izâh edilir bilemiyorum ? Ebûbekir Hoca’ya “Vehhabî Kafası” diyor ancak Cübbeli Hoca bu söylemleri ile bizzat kendisi “Vehhabîlerin Ekmeğine Yağ Sürüyor” !
Murakâbe Allah’ın her an bizi gözetlediğini düşünmek, Allahı düşünüp zikirle meşgûl olmak. Bunun delili yokmu şimdi ? Hem Buhârî ve hem de Müslim’de Cibrîl Hadis-î Şerîf’inde ;
Cibrîl (A.S), Rasûlullah (S.A.V)’e:”Bana ihsandan haber ver” dedi.
Rasûlullah (S.A.V) : ” Allah’a O’nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen onu görmüyorsan da, o seni muhakkak görür” buyurmamışmı ?
Efendim 1,5 saat olmasını ne yapacağız. Önemli olan onu yapabilmektir, süre ve sayılar kişilere göre değişir. Zirâ Tasavvuf bireysel eğitim sistemidir. Adam o hali 1 dakika koruyabilecekse, 1dakika 24 saat koruyabilecekse 24 saat. Süre Şeyh Efendi’nin o kişiye onun eğitimi doğrultusunda verdiği kişisel bir veridir. Kişiden, kişiye seviye ve hâline gore değişir. Yoksa bu 1,5 saat olacak. Ne eksik, ne fazla diye bir şey yok.
Rabıta içinde durum aynı. Rabıta’nın delili zaten Kur’an-ı Azîmüşşan’da. Süresi yine kişisel olarak değişir. Kimi 10 dakika yapar, kimi 1 saat, kimi saatlerce ! O (sayı ve süre), Gönüller Tabîbî olan Mürşîdlerin tabiri câiz ise “DOZ AYARI” dır!
5000 kere Allah diyeceksin sözüde yine kişisel. Yani vazife verilen derviş ile alâkalı bir durum. Yoksa ne 5000’i ? Kimi 100 kere der. Kimi 1000. Kimi 5000. Kimi 10000. Kimi 40000. Nihâyetinde adam fenâfillah’a erer cümle azâları zikretmeye başlar. Adam bir kez Allah dedimi cümle azâları aynı anda Allah der. Sayısını hesab edemezsin ! Bu süreler ve sayılar sadece ve sadece eğitimle alâkalı. Kişinin seyr-î sülûkunda ki aşamalarla alâkalı.
Aslolan böyle özel bir ibadet varmı ? Yokmu ? Konu bu !
Lâkîn gel gör ki, Cübbeli Ahmed Hoca savunma yapayım derken Tasavvufu’da asılsız, mesnedsiz bid’at unsuru bir ilim gibi tarif etmiş ! Kaş yapayım derken, göz çıkarmamış, öldürmüş !
Şimdi asıl Cübbeli Ahmed Hoca’ya kendi sorusunu yöneltmek lâzım. “NASIL SEN NAKŞÎ TARİKATINDANIM, TASAVVUFA İNANIYORUM” diyorsun EY CÜBBELİ AHMED HOCAM !
Kimse kusura bakmasın yazının başında 30.ncu dakikadan sonuna kadar olan kısmının değerlendirmesi diye başladım ama daha fazla tahammül edemeyeceğim 31.52’de kaldım. Yani yukarıdaki yazı 1 dakika 52 saniye hatta 31.15 – 31.52 arasındaki 37 saniyelik kısmın değerlendirmesi.
hocalarınıza ve rivayetlere olan hassasiyetiniz Allah’ın kitabı Kur’an a da olması duasıyla…
Zamane alimleri
Kardesler cubbeli hoca ilim sahibi olabilir fakat ebubekir sifili elestirmesi tamamen nefsi buna xaten objektif bakan lar gorurler zayif rivsyet ilk kez vermiyor ve halkin bu isten anlamadigini bildigi icin halka oynuyor Allah yardimcisi olsun ilim ilim bilmektir ilim kendini bilmektir sen kendini bilmezssen bu nice okumaktir
Yamadik dunyamizdan yirtarak dinimize dinde gitti dunyada gitti elimizden vessalm
Salam Aleykum və Rəhmətullah kardeşlerim böyle yapmayın 2 hoca 2side Müslüman Ehli sünnetdir.Ne olmuşsa olmuş şu kadar büyütmeyin.Şu tartışmalar arılıklar Şia ve selefilere hoş geliyor. Tenkid hep İslam alimleri arasında olmuş şuda hoş bir şey netice çıkarana.Tenkid kabul edin şunu yetər Selam ve dua ile Azərbaycandan Şamil
Hadisler konusunda cübbeli hocamızda sıkıntılar var
Ebubekir hocamız hadis alanında çok ilerde.Saygı duyulmalı.İş ehline bırakılmalı. Ben usul yapmadım diyen bir hocaya nasıl güvenilir hadis konusunda.Rabbim feraset versin
Cübbeli Ahmet Hocam cokda dogruyu söylüyor cünkü zeki oldugu icin ilerde kimlerin nelerden nem alabilecegini bildiginden sifle reddiye yapiyor. Hz.Isa a.s in dogumunu yazdigi kaynaktan anlasiliyor zaten sifil hocaniz INCILden kaynak alinirmi yaa Incil dediginiz suanki yahudilerin uydurdugu kitap asli ortada yok yanlis kitaba bakmak dogrumuki yapmayin etmeyin Peygamber Efendimiz S.a.v bile yasaklamis oldugu kitaptan kaynak getirilirmi hic icine acilip bakilmaz bile Cübbeli Hocam cok cok hakli kimin ne oldugunu biliyor onun halka oynama ihtiyaci bile yok onun öyle derdi yooook.Kaldiki yanmaz kefen deniyormus bunu cübbeli hocamiz demedi hep iftira atiyorsunuz hocamiza Hemde cok yerde….Kaldiki sifil hocnizida biliyoruz Vehhabi kafali demis sonuna Kadar katiliyorum bende öyle görüyorum cünkü vehhabileri cok iyi tanimaya basladim son 10 senedir…Cübbeli Hocamizdan Allahim Razi olsun bizi uyardigi icin onu suan daha iyi anliyorum ona cok dualar ediyorum…
Cübbeli Hocam her daim doğru .. hiç bir zaman kaynaksız konuşmamıştır .. siflıyi allayıp pullama .. kimsin sen
Kendinizi iyi niyetli sevecen göstermeye çalışmışsın ama fitne çıkarmaktan başka ne ise yaradı yazdığınız ? Siz kimsiniz ki cubbeli Ahmed hocayı eleştiriyorsunuz ! Yol yanlış anlasilmissiniz falan filan ! Cubbeli ne zaman birini eleştirse yada reddiye yapsa önce kızanlar sonradan onun haklı olduğunu anlıyorlar. Adam ömrünü vermiş ilme İslama kimin haddine onu eleştirmek neymiş nefsani mis hadi ordan ! Ha bu arada ben ısmarlama cemaatinden degilim yani cubbeli ile aynı derste değilim ama ehli sünnette birleşiyoruz hepimiz.
bu söylenen ibadetleri sadece cübbeli söylemiyor. Sami efendi de 30 sene önce yazmıştı.kendisi de neredeyse 70 sene de uyguladı. Sami efendinin grubunun tamamı bunları yaparlar. benim anlamadığım sifil hoca neden Sami efendinin grubuna( Erenköy cemati-hudai vakfı) söylemedi de cübbeli üzerinden gitti. yoksa cübbeliye uğraşmak prim mi yapıyor? yoksa eski bir kuyruk acısı mı var? ben suçlama yapmıyorum yorumu sadece size bırakıyorum.
Bence Cübbeli yi eleştireceğinize Ebubekir Sifil ile arasn düzeltmeye calışsanız daha iyi olur
Fenn-i Âdâb ve Ilm-i Münazara’nin ülemasi mabeynindeki hakperestlik ve insaf düsturu olan su: “Eger bir mes’elenin münazarasinda kendi sözünün hakli çiktigina tarafdar olup ve kendi hakli çiktigina sevinse ve hasminin haksiz ve yanlis olduguna memnun olsa, insafsizdir.” Hem zarar eder. Çünki hakli çiktigi vakit o münazarada bilmedigi bir seyi ögrenmiyor, belki gurur ihtimaliyle zarar edebilir. Eger hak hasminin elinde çiksa; zararsiz, bilmedigi bir mes’eleyi ögrenip, menfaatdar olur, nefsin gururundan kurtulur. Demek insafli hakperest, hakkin hatiri için nefsin hatirini kiriyor. Hasminin elinde hakki görse, yine riza ile kabul edip, tarafdar çikar, memnun olur.
Iste bu düsturu ehl-i din, ehl-i hakikat, ehl-i tarîkat, ehl-i ilim kendilerine rehber ittihaz etseler, ihlasi kazanirlar. Ve vazife-i uhreviyelerinde muvaffak olurlar. Ve bu feci’ sukut ve musibet-i haziradan rahmet-i Ilahiye ile kurtulurlar.
CENABI ALLAH BU DÜNYADA VE AHİRETTE HAK ETTİĞİNİZİN BİN KATINI VERSİN AMİN AMİN AMİN