Ebubekir Sifil Hoca ve Cübbeli Ahmed Hoca Tartışması Nasıl Başladı Neler Oldu?

Ebubekir Sifil Hoca Efendi ve Cübbeli Ahmed Hoca Efendi

Tartışması Nasıl Başladı Neler Oldu?

Başlarken

İnsanların bir başkası hakkında yargısız infaz yapışının sıradanlaştığı bir dönem yaşıyoruz. Müsellem.net olarak biz de bundan nasibimizi aldık.

Takipçilerimizin malumu olduğu üzere Cübbeli Ahmet Hocaefendi hakkında “Sen Böyle Değildin Hocam” başlığıyla tatlı bir serzeniş yazısı kaleme almış, yazının sosyal medya ve birtakım haber sitelerinde yayılması üzerine tepkiler ve destekler ardı ardına sıralanmıştı yorum ve mail kutularına.

Sonra Cübbeli Ahmed Hocaefendi çıktı kürsüye “gayr-i müsellem” diyerek 15 dk kadar bize cevap verdi. Cevap verdi diyorum ancak ne yazık ki işbu cevabı dahi yazıyı yazmakta ne kadar haklı olduğumuzun bir resmiydi.  O açıklamada da söylediklerimizin başka tarafa çekilmesi, sanki biz ona “Ehl-i Sünnetin muhafazasında sapık fikirlere reddiye yapma” demişiz gibi cevaplar sıraladı.  Tuttu yazının bir kenarından, aynı cümledeki diğer isimleri göz ardı ederek “yalancılık yapıyorlar” dedi.  Yazının hazırlanması emeği geçen herkesin en az 10 yıl Cübbeli Hoca’yı takip etmiş olduğu hakikatini yazının her satırından anlayabilecek olmasına rağmen “Beni hiç dinlememişler” dedi.

Bizim niyetimiz belliydi.  Şahsi hiçbir çıkarımız olmadığı gibi herhangi birinin müdâfii gibi de davranmamıştık.  Böyle bir iması da oldu ancak meselenin şahsileşmemesi adına ona karşı da sessiz kaldık. Yazıyı kimseye haber vermeden yazdık, kimseye sormadan sustuk. Yazımız Cübbeli Hoca’nın Ebubekir Hocayı eleştiren bir konuşmasının ardından geldiği için birileri bizi “Sifilci” olarak yaftaladı, “Düne kadar da Cübbelici idik” deyip uzaktan bakanların bizi anlayamaması normaldir diye düşündük. Sessizliğe devam ettik.

Biz sessizliğimize devam ederken Ebubekir Hoca ve Cübbeli Hoca arasında birtakım meselelerden sebep karşılıklı yazılı ya da sözlü tenkid/eleştiri süreci devam etti. Bir tarafın konuşmasını dinleyip diğer tarafın cevabından habersiz kalanlar ne yazık ki objektif bakışlardan mahrum kaldılar. En son 3 Mayıs Pazar günü Cübbeli Hoca’nın 1 saat 16 dakikalık “Ebubekir Sifil’e Reddiye” başlığıyla yaptığı canlı yayın programı ve Ebubekir Hoca’nın “Cevap vermeyi düşünmüyorum” şeklindeki kısa cevabı bize daha önce yaptığımız “İhsan Şenocak Mustafa Öztürk Tartışması nasıl başladı neler oldu?” başlıklı çalışma gibi yeni bir çalışmayı telkin etti.

Evet, bu yazının amacı, tarafgirlikten sıyrılarak, hakkı hak sahibine teslim edip, iki tarafın da kaynak ve hassasiyetlerini tespit ederek karar vermek için takipçileri haberdar etme gayretidir.

Daha önce de söylediğimiz gibi, “Biz niyetinden emin kimseleriz.”

Nasıl Başladı?

Tartışma, Ebubekir Sifil hocaefendinin, Cübbeli Ahmed hocaefendinin birtakım havas ve esrara dayanan, Erbâin-i İdrîsiyye kaynaklı bazı ifadelerini ‘’Kefen’’[1] başlıklı Vahdet Gazetesindeki köşe yazısı ve yine aynı konunun mevsukiyetini tahkik ettiği ‘’Erbaini İdrisiyye’’[2] başlıklı yine Vahdet Gazetesinde yayımlanmış olan köşe yazılarına müteakip Cübbeli Hocanın bu yazılardan haberdar olmasıyla başlar. Zahmet edip yazıyı okuyanlar göreceklerdir ki Ebubekir Hoca’nın yaptığı rivayetin sahihliği ile ilgili arızaların tespitinden başka bir şey değildir. Kefen meselesi çok daha öncesinden sosyal medya ve internet gündeminde olmasına rağmen Ebubekir Hocanın meseleyi bu kadar geciktirmesi, sonra bunu yazmaya mecbur kalmasının sebebi hiç şüphesiz meseleye dair hocaya yöneltilen sorular ve “neden sessiz kalıyorsun?” serzenişleridir. Zira konuya başka hocalar çoktan dahil olmuş, Cübbeli Ahmed Hocayı çok sert eleştirilere maruz bırakmışlardı.

Bu paragrafları okuyanların hemen hemen hepsinin aklında bir soru işareti oluştuğunu tahmin ediyoruz:  Ebubekir Hoca bu meseleyi neden Cübbeli Hoca ile özel olarak konuşmadı da gazete köşesinden yazdı?

Bunun haksız bir eleştiri olduğunu hemen belirtelim. Zira daha önce bu mesele konuşuldu. Az aşağıda bunu belirten videoya atıf yapacağız.

Devam edelim:

“Hallaç Pamuğuna Çevireceğim”

Ebubekir Sifil hoca efendinin ilgili tahkikat ile değerlendirmesi üzerine Cübbeli Ahmed hoca efendi, 7 Şubat 2015 tarihli Bursa Vakıf Külliye Sohbetinde; İhyâ-i Ulûmiddîn ve İmâm-ı Ğazzâlî, Ruhu’l-Beyân ve İmam Bursevî üzerinden hadis ulemasına bir eleştiri yaparak: ‘’Yine bu edepli… Birkaç zaman sonra onun da adını vereceğim şu anda konjonktür müsait değil. Adını fena şekilde deşifre edeceğim, onu hallaç pamuğuna çevireceğim Allah’ın izniyle.’’[3] diyordu. Bu tartışma ilişkisinde belki de kimsenin gözüne çarpmayan bu ayrıntıda hocanın kimi kastettiğini sormak hakkımızdır sanıyorum.

Eğer Cübbeli Hoca’nın kastettiği kişi Ebubekir Hoca değilse kimdir? Dediği gibi kısa bir süre içinde birisini, yani Ebubekir Hoca’yı “deşifre” etmiştir. O halde “Ehl-i Sünnettir” dediği, Hocaefendi diye hitap ettiği biri hakkında “Hallaç pamuğuna çevireceğim” demesini nasıl okuyacağız? Buna hangi ilmi kriterler içinde yer bulacağız? Daha da önemlisi bu raddeye gelen reddiyeleşme sürecinde Cübbeli Hoca’nın planlı bir tutumu söz konusu mudur? Eğer öyle ise bunu nereye, nasıl yakıştıracağız?

Devam edelim:

5 Mart 2015 tarihli mescid sohbetinde Cübbeli Hoca, Talha Hakan Alp hocayı eleştiriyor.  Eleştiri Talha Hoca ile kalmıyor ona ekleştirilmiş[4] şekilde Ebubekir Hoca da ölçüsüz eleştirilere maruz kalıyor.  Sohbeti izleyenler Cübbeli hocanın Ebubekir Hocayı direkt hedef aldığını, meselenin hiç de “Rıhle Grubundan” olmakla ilişkilendirilerek o noktaya gelmediğini anlayacaktır.

Yukarıda bahsettiğimiz planlı “deşifre etme” projesi mi devam ediyor diye sormadan edemedik. Zira enteresandır Ehl-i Sünnetin muhafazası ile tanınmış olan Ebubekir Sifil Hoca’ya “sen bunca şeyi bırakıp benim Erbain-i İdrisiyye rivayetim ile mi uğraşıyorsun, meseleye bak!” demesi, “Ben bunları topladım, söyledim, birleşelim dedim” diyerek eskiden hocalar arasında yapılmış bir toplantıya işaret etmesi, meseleyi kökten değerlendirmeye niyetli olduğunun işaretiydi.

Devam edelim:

Burada ölçüsüz eleştiri dediğimiz meseleye Ebubekir Hoca bir cevap[5] videosu hazırladı. Kolajlı hali ile toplam 17 dk. süren videoda Ebubekir Hoca, Cübbeli hocanın eleştirilerine cevap verdi. O zaman gördük ki Cübbeli Hocanın hocalar arasındaki toplantıya dair anlattıklarında yanlışlar var. Yanlış hatırlıyor Cübbeli Hoca.  Ebubekir Hocanın anlattığına göre o toplantıların sonuncusunda Cübbeli Hoca ile özel görüşme talep eden Ebubekir Hoca, Cübbeli Hocaya uydurma rivayetleri kullanmak konusunda “yapma” diyor, sonuç olarak ileri bir tarihte meseleyi ilmi olarak masaya yatırma kararı alınıyor. Ama maalesef o gün, hiç gelmiyor.  Cübbeli Hocanın “birleşmediler” dediği toplantıların sona ermesi Cübbeli Hocanın yanındaki görevlilerden birinin arayarak Ebubekir Hoca’yı “toplantı iptal” demesi ile son buluyor.

Burada “önce kendi aranızda konuşun, bu meseleleri neden umuma açık olarak konuşuyorsunuz” şeklindeki akl-ı selim itirazların çok da faydalı olmayacağını görüyoruz. Yine bildirelim ki Ebubekir Hoca bu özel video cevabın sonunda “bu meseleleri aramızda halledelim, umuma açık yerlerde konuşmak doğru değil” diyerek meseleyi olması gereken zemine çekmek istiyor…

(Lütfen dipnotlarda verdiğimiz videoları es geçmeyin. Atıflarımızın daha iyi anlaşılması için bu elzemdir.)

Devam edelim:

Cübbeli hocanın, 26 Mart 2015 tarihli sohbetinin bir kesitinde, Ebubekir Sifil Hocaya yönlendirmiş olduğu yeni cevabı ile tartışma gündemi devam ediyor. Burada Cübbeli Hoca’nın özellikle Ebubekir Hoca’nın yazı üslubuna değinmesi ve köşe yazılarında ele aldığı meselelerin derinliği üzerinden onu eleştirmesi dikkate şayandır. Önemli meselelerin parçalı ve aralıklı bir şekilde yazılması yönünden Ebubekir Hocaya yapılan eleştiri insaf sahibi kimseler için anlayışla karşılanabilir. Ancak yazının muhtevasında bir hata olmamasına rağmen bu derece sertliğe gerek var mıdır, takdir sizindir. Ebubekir Hoca’nın ‘’Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellemin doğumunda meydana gelen olaylar’’[6] başlıklı yazı dizisinde Ebu Gudde merhumdan yaptığı nakiller ve bu nakillerin sonraki yazılarda tahlil edilmesi Cübbeli Hoca için hiç de uygun bir şey değil. Bu, bir hocanın eleştirilmesine müsait bir konu!

Devam Edelim:

Bundan sonra mesele biraz yatışmış, Cübbeli hocanın tartışma zeminini yumuşatıp geniş bir alana yayması sebebiyle konunun üzeri kapanmış gibi görünüyordu ki, Üç Ayların girmesi ve Regaip Kandilinin yanaşmasıyla birlikte ilgili faziletler üzerinde duran Cübbeli hocanın bu tavrına mukâbil Ebubekir hocanın Vahdet Gazetesinde 29 Nisan 2015 tarihinde kaleme almış olduğu: ‘’İfrat-Tefrit Tutumlar Arasında Hadis’’[7] başlıklı yazıyla tartışma tekrar alevlendi.

Cübbeli Ahmet Hoca 02.05.2015 Tarihli Bursa Vakıf Külliye sohbetinde[8] duadan hemen sonra Ebubekir Hoca ile ilgili bir kısım eleştirilere yer verdi. Ardından da bu meseleyi daha uzun konuşmak ve “bir sonuca bağlamak” üzere ertesi gün bir video çekeceğini haber verdi.  Ertesi gün de söylediğini yaptı.

03.05.2015 Tarihli Lalgül Tv’de “Ebubekir Sifil’e Reddiye” başlığında müstakil bir sohbet[9] yaptı. 1 saat 16 dakikalık bu özel konuşma ne içindi? Karara bağlayacağı mesele ne idi, merakla izledik.

Daha önce “işi gücü bıraktın da bana 17 dakika video çektin” diyerek Ebubekir Hoca’yı eleştiren Cübbeli Hoca bu defa 76 dakika boyunca Ebubekir Hocayı eleştirdi.  Kullandığı rivayetlerle ilgili delilleri yineledi.  Ulemaya, evliyaya olan hüsnü zannını tekrar etti.  Ebubekir Hocanın senetlere dair tahlillerini es geçerek “işte kaynaklarım, kafadan konuşmuyorum” demeye devam etti.

Hadis Usulü’nün bir gereği olarak takındığı tavrından dolayı, rivayetlere olan yaklaşımı üzerinden Ebubekir Hoca için “Bu kafa Vehhabi kafası” dedi. Selefilik ve Vehhabiler ile böylesine derin mücedelelere girmiş olan Ebubekir Hoca için böyle söylemesi dinleyicilerin büyük bir kısmını şaşırttı zannediyoruz.

Eleştiriler Hocanın yazıları üzerinden devam etti.  Yazılarda kullandığı latince ve bir kısım yabancı kelimelerin insanların kafasını karıştırabileceğinden bahsetti, kullandığı kaynakların ancak ilmi ve akademik kadrolar için uygun olduğunu söyleyip umuma uygun olmadığı iddiasıyla eleştirdi.

Son haftalarda “Okuyucu Soruları” bölümünde uzun bir seri yazı halinde yayınladığı Noel ve Hz. İsa’nın doğumuna dair yazılarda [10] İncil’den yaptığı alıntılar üzerinden Ebubekir Hoca’ya “Diyalogcuların ekmeğine yağ sürüyor” dedi.  İzleyici bir de buraya şaşırdı. Dinler tarihi öğrenmek-okumak neden önemlidir sorusunun cevabını burada detaylandırmak uygun değil ancak sizi dipnotta ki makaleye sevkederek bu meseleyi de anlamaya davet edelim. [11]

Devam edelim:

Diyaloğa karşı Türkiye’de ilk kalem oynatan ve Selefilik’le mücadelesi takip edenlerce malum olan Ebubekir Hoca da bunların bir kısmını dinlediğini twitter’dan ifade etti.

İfade ediş biçimine katılıyor muyuz?

Bunca zaman kimseye karşı üslubunu bozmamış, ahlakından ve kişiliğinden hepimizin örnek alması gerektiğini düşündüğümüz Ebubekir Hocanın meseleye bu şekilde nokta koyması bizi de üzdü.  Olmaması gerekirdi diyoruz. Kimseyi onaylamak ya da reddetmek makamında değiliz elbet. Ancak bunun için de “olmadı” diyoruz.

Sonuç:

Ok yaydan çıktı. Meseleler keşke bu raddeye gelmeseydi.

Biz ne yaptık? Neden dahil olduk?  Olduk zira üzüldük.

Okuyuculardan isteğimiz şudur; gördüğünüz gibi gerek bu konuda gerek daha önce kaleme aldığımız yazılarda süreci takip ediyoruz.  Tek taraflı analizin arızalarından korunmak için bu şarttır.  Ne yazık ki -belki- iki hoca efendinin takipçileri de bu hassasiyetten uzak durumdalar.  İşte bu hassasiyeti tekrar kazanalım istiyoruz.  Bunun için süreci ve atıf yapılan kaynakları, yazı ve dipnotlarda belirtiyoruz.

Gayret bizden, Tevfik Allah’dan..


  Dipnotlar:

 [1] 26.01.2015 tarihli Vahdet Gazetesi, ‘’Kefen’’ başlıklı köşe yazısı bkz. Tıklayınız

[2] 28.01.2015 Ebubekir Sifil, Erbâin-i İdrîsiyye (el-Esmâu’l-İdrîsiyye)’nin senetleri ve mevsukiyeti hakkında bkz. Tıklayınız

[3] 07 Şubat 2015 Tarihli Bursa Külliye Vakıf sohbeti için bkz. Tıklayınız  İlgili kesit, 30.dk. sonra.

İlgili kesitin müstakilen yayımlandığı bir video için bkz. Tıklayınız

[4] Tıklayınız 01.41.00.dk.’dan itibaren.

[5] Resmi Kanaldaki: https://www.youtube.com/watch?v=0cSuPTfEDKU
Başka bir hesaptan kolajlı: https://www.youtube.com/watch?v=bUzFxQlvTkA

[6] 3, 10 ve 17 Ocak 2015 Tarihli 3 makaleden oluşan serî için bkz.
http://www.gazetevahdet.com/efendimiz-s-a-vin-dogumunda-meydana-gelen-olaylar-328yy.htm
http://www.gazetevahdet.com/efendimiz-s-a-v-in-dogumunda-meydana-gelen-olaylar-2-435yy.htm
http://www.gazetevahdet.com/efendimiz-s-a-v-in-dogumunda-meydana-gelen-olaylar-3-536yy.htm

[7] İfrat-Tefrit Tutumlar Arasında Hadis, Ebubekir Sifil, 29.04.2015, bkz. Tıklayınız ayrıca bkz.  Tıklayınız

[8]  Tıklayınız 01.36.00.’dk. itibaren.

[9] Tıklayınız

[10] Ebubekir Sifil hoca efendinin Noel ve Hz. İsâ Aleyhisselâm’ın doğumuna dair kaleme almış oldukları beş makaleden oluşan serî için bkz.

1- http://www.gazetevahdet.com/noel-1608yy.htm
2- http://www.gazetevahdet.com/noel-2-1695yy.htm
3- http://www.gazetevahdet.com/noel-3-1793yy.htm
4- http://www.gazetevahdet.com/noel-4-hz-isa-ne-zaman-dunyaya-geldi-1865yy.htm
5- http://www.gazetevahdet.com/noel-5-tomas-incili-1962yy.htm

[11] Tıklayınız

Editör
Musellem.net editörü...