Düşünme Eksikliğinden Sosyal Arızalara

Kıymetli dostlar ile hasbihal, gündem okumaları, uzak – yakın tanıdıkların tatlı serzenişleri ya da başka vesileler… Ahir zamanda yaşayan Müslümanlar olarak bizi düşünmeye sevkeden sayısız sebep var.

Müslümanlar olarak sarsıntıya uğradığımız dönemlerde düşünme ve meşru yollarla çözüm arama faaliyetini çok geç kalmadan icra edebilseydik sarsıntılar ihtişamlı yıkılmalara dönüşmeden önce toparlanabilirdik. Tarihte bazı milletler için sarsıntı dönemini yıkılmaya maruz kalmadan önce atlatmak, sair nice sarsıntı mağdurlarının da dik durmasını sağlayacak vazife üstleniyor olması bakımından çok daha büyük önem arz ediyor.

Bilmem iştahınızı kabartmak için bu milletlerin kimler olduğuna dair örnekler sıralamaya gerek var mı!

İşbu düşünme/sorgulama/çözüm arama faaliyetlerinin bir an evvel başlatılması eskiden olduğu gibi şimdilerde de üzerine hassasiyet ile eğilmek gereken bir mesele. Zira her geçen gün bir “yeni” karşılıyor bizi. Biz de herkesin müşahede edebileceği üzere sorgulamadan benimsiyoruz her “yeni”yi; yeter ki modern zamanlara ayak uydurmamıza yardım etsinler!

“Yeni”, yalnız başına kabullenilmekle kalmıyor, nice yeni değişikliklere gebe vaziyette geliyor kucağımıza; sosyal medya, teknolojik aletler, yazılı ve görsel basın, yiyecek içecek türevleri, hatta yiyecek içecek hazırlamak için kullanacağınız araç gereçler, çocukarınıza aldığınız oyuncaklar, kılık kıyafetimiz, hayatımıza girmiş olan daha nice “vazgeçilmezimiz”… Biz farkında olalım ya da olmayalım birbiri ardına dizilmiş yeniyi bize kabullendirmek için kapıda bekliyor.

Bizim buyur ederken, bizden neler götüreceğini hesap etmediğimiz “yeni”ler, safdil misafirperverliğimizden istifade ile saflığımızı bozuyor. Bizi biz yapan değerlerle irtibatımızı zedeliyor. Çok kere anı kurtarmak için “tamam” dediğimiz makul teklifler koca koca arızalara sebep oluyor.

Kimisi için arızanın tespiti dahi çözüme yeterli olurken, kiminde doğru tespit bize kadim telkinleri hatırlatır da meseleyi en verimli hale taşıyacak yöntem ile çözmeye vesile olur. Burası olası bir değerlendirme kabilinden basit. Peki ya zihnimizin çalışma prensibindeki değişim? Bütün bir “insanca yaşamak” sistemini çalışmaz hale getiren arıza burada. Zihnimiz maalesef modernite kontrolünde çalışıyor.

Düşünmüyoruz.

Bu yazı moderne uyarlanmış zihinlerimizin yenileri ile değiştirilmesinin şu merhaleden sonra gayr-i mümkün görülmesi sebebiyle, işleyişe bir kaç ara durakta müdahale etmek, “Burası böyle çalışmalı değil mi?” diye soru işareti bırakmak için gelecek olan -belki- bir dizi yazının girişi olarak kabul görsün yüreklerinizde.

Durak noktalarımız ve müdahale türlerini sonraki yazılarda görelim..

Salih Kartal
Musellem.net kurucu yazar...