Bir Kimse İçin Ayağa Kalkmak Caiz midir?

Sual: Bizden yaşça veya makam itibarıyla büyük olan birisine hürmet gösterdiğimizi ifade etmek amacıyla ayağa kalkmamızda bir beis var mıdır? Bir kısım insanların buna karşı çıktığını ve “Allah’tan gayrısı için kıyamda bulunulmaz” dediğini duyuyorum. Ayrıca Hz. Peygamberin de bunu yasakladığı söyleniyor? Ne söylemeliyiz bu konuyla ilgili?

Cevap: Bir başkası için ayağa kalkmak farklı maksatlara mebni olabilir. Bu konuyla ilgili Hz. Peygamber (Aleyhissalatü vesselam)’den nakledilen farklı muhtevada bir takım rivayetler vardır. Mesela konuyla ilgili bir rivayette Sa’d b. Muaz (Radıyallahu Anh) Benî Kurayzayla ilgili hüküm kendisine tevdi edildiği vakitte hükmü vermek için Mescid’e yaklaştığında Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ensar’a “Seyyidinize kalkınız” [1] buyurmuştur.[2] Diğer bazı rivayetlerde Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh) Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ in evine girmeyi kastettiğinde kendilerinin ayağa kalktığını ifade etmekte, hatta benzer rivayetlerde Hz. Peygamber evine girinceye kadar ayakta kaldıklarını belirtmektedir.[3] Bunlara benzer birçok rivayette tazimen ayağa kalkılmasında bir beis olmadığına dair işaret vardır. Konu hakkındaki nakillerin yekûnunu mütalaa ve nehyedici rivayetlerin nasıl anlaşılması gerektiğine dair tevillerin tamamını görmek için İmam en-Nevevi’nin “et-Terhis bi’l-Kıyam”ı incelenebilir.[4]

Başkası için tazim maksatlı ayağa kalkılmasına itiraz edenlerin istidlal ettiği rivayetlerin bir kısmı şunlardır:

“Her kimi adamların kendisi için ayağa dikilmeleri sevindirirse[5] ateşten oturacağı yeri hazırlasın”[6], “Acemlerin bir kısmının diğer bir kısmına tazim edip kalktıkları gibi kalkmayın”[7]

Enes b. Malik (Radıyallahu Anh)’den şöyle nakledilmiştir: “Sahabe’ye Resulullah (Aleyhissalatü vesselam)’tan daha sevimli hiç kimse yoktu. Onlar onu gördüklerinde bundan hoşlanmadığını bildiklerinden dolayı ayağa kalmazlardı”.[8]

Selefi akımın savunucuları birçok mevzuda işlevsel hale getirdikleri usullerini bu mevzuda da konuşturmuşlar ve bu rivayetlerin zahirlerinden yola çıkarak tazimen ayağa kalkılmasının caiz olmadığını savunmuşlardır.[9] Tarihte yaşamış ve kendisi için ayağa kalkılmamasını tembihleyen ve bunu bir prensip addeden bir kısım âlimlerin[10] bu tavrı ise işin cevazi boyutuyla ilgili olmayıp kendilerine mahsus kişisel tercihleri kabilindendir.

Bu konuyla ilgili zahiri itibarıyla mütearız/çelişik gözüken rivayetleri tahlil eden İmam et-Tahavî (Rahimehullah) tehdit manasındaki rivayetlerin,  karşısındaki insanlardan kendisi için ayağa kalkmalarını isteyen kimse hakkında geçerli olacağını yoksa kendisine duyulan muhabbetten dolayı ayağa kalkılan kimseyi kapsamayacağını ifade etmektedir.[11] Şu halde yukarıdaki tehdit anlamlı rivayetler kişinin kendisini beğenmesinden kaynaklanan bir duyguyla karşısındakilerin ayağa kalkmalarını istemesi durumunda geçerlidir. Kalkmayı yasaklayan rivayetler de kendisinden dolayı ayağa kalkılan kişinin i’zam/ yüceltilmesinin kastedilmesi durumuna hamledilmelidir. Yoksa karşıdaki kimsenin ilmine takvasına hürmet için yani ikram maksadıyla ayağa kalkılmasında her hangi bir beis yoktur.[12]

Sonuç itibarıyla, her hangi birisi için ayağa kalkılmasının hükmî açıdan sonucu ayağa kalkan kimsenin bunu hangi niyetle yaptığıyla bire bir ilişkilidir. Lakin bu mahalde zamanımız açısından bir noktaya değinmekte fayda vardır: Her hangi bir toplulukta ayağa kalkma fiilinin örfleşmesi durumunda konu hükmî açıdan farklılık arz edecektir: Şerrinden emin olunması gayesiyle birisi için ayağa kalkılabileceği gibi herkes tarafından yapılagelen bir iş olması hasebiyle umumileşen bir fiil olması durumunda da ayağa kalkılabilir. Zira bu gibi durumlarda kalkmayan kimsenin bu fiili karşı tarafın hem yanlış anlamasına ve hem de incinmesine sebep olacağından dolayı bu hassasiyet göz ardı edilmemelidir. Zira bunun önemsenmemesi durumunda Müslümanlar arasına bir adavet/ düşmanlık ve buğzun zahir olması durumu ortaya çıkacaktır ki[13] bu da asla caiz olmayan bir şeydir. Vesselam…

Ömer Faruk Korkmaz


[1] Buhari, “Cihad”, No: 2878, Müslim, “Cihad”, No: 1768, İbn Hibban, No:7028,  Ebu Davud, “Edeb”, No: 5215, Nesai, es-Sünenu’l-Kübrâ, No: 8165, el-Beyhakî, es-Sünenu’l-Kübra, No: 11647, Ahmed b. Hanbel, Müsned, No:11168, Ebu Avâne, Müsned, No: 6718, Tayalisî, Müsned, No: 2354, Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebir, No: 5323, İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, No: 37985
[2] Bu rivayete getirilen farklı vecihler için Bkz. Ali el-Kari, Mirkâtu’l-Mefâtih, VIII/ 508, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut-Lübnan,2012, B.III
[3] Ebu Ca’fer et-Tahavi, Şerhu Müşkili’l-Asar, III/ 153 Müessesetu’r-Risale, Beyrut-Lübnan, 2010, B.III
[4] Zekeriya en-Nevevî, et-Terhis bi’l-Kıyam,
[5] İbn Teymiye bu rivayetin, bir kişi geldiğinde ayağa kalkılmasıyla ilgili olmadığını bilakis hadisin ifade ettiği mananın kişi otururken karşısındakilerin onun için ayakta durmaları anlamını taşıdığını belirtmektedir. Bkz. Mecmuu’l-Fetava, I/ 375, Mecmau’l-Melik Fahd, Suud, 1995, B.I
[6] Tirmizi, “Edeb”, No: 2755,  et-Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, No: 819,İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, No: 26095
[7] Ebu Davud, “Kitabu’l-Edep”, No: 5230
[8] Tirmizi, No: 2754
[9] Mesela Bkz. Abdullah b. Süleyman b. Meni’, Hivar Mea’l-Maliki, s. 180-183, er-Riasetu’l-Amme, Riyad, 1984, İbnu’l-Useymin, itibarlı bir insan için –kendi isteği olmadığı sürece- ona karşı duyulan bir muhabbetten dolayı ayağa kalkılmasında bir beis olmadığını söylemektedir. Bkz. eş-Şerhu’l-Mümti’ ala Zadi’l-Mütekanni’, VIII/ 71, Daru İbni’l-Cevzi, 1425, B.I
[10] Mesela Şam’ın büyük allamelerinden Bedrettin el-Haseni  (Rahimehullah) bunlardan bir tanesidir. El öptürmemeyi ve kendisi için ayağa kalkılmamasını prensip olarak benimsemiştir. Bkz. Mahmut el-Beyruti, el-Muhaddisu’l-Ekber Şeyhu Şuyuhi’ş-Şâm Muhammed Bedruddin el-Haseni, s. 89-90 Daru’l-Beyruti, Dımeşk, 2009, B.I
[11] et-Tahavi, a.g.e. III/ 155
[12] Muhammed b. Muhammed Ebu Said el-Hâdimî, Berika, IV/ 167 Matbaatu’l-Halebi, 1348, B.Yok.
[13] İz b. Abdisselam, el-Fetâvâ, s. 61, No: 31 Daru’l-Marife, Beyrut, Lübnan, 1986, B.I