Moderniteden Armağan bir Din Tasavvuru

Modernite hiç şüphesiz hayatın her alanında büyük bir etkiye sahipken inanç esaslarını es geçmiyor. Modern düşünce ve düşünürlerden din tasavvuru da nasibini alıyor.

Dinde ‘Nihai hedef’ in ‘eşitlik, adalet, refah toplum,  konfor, iç huzur… gibi içtimai ve bireysel düzenin sağlanması olduğu’ düşüncesi de şüphesiz modern zamanın bize “hediyesi”.

İlk bakışta masûm bir hâle bürünmüş bu fikrin başına “Nihai hedef” ibaresi geldiğinde, Allah’ın rızası ve kulluk bilincinin ortadan kalktığına dikkat etmek hayati önem arz ediyor. Öyleki ifadenin altını dolduran etkiler üzerine biraz kafa yorduğunuzda yaşamsal fark daha net görünüyor :

Madem nihai amaç bu düzenin sağlanması, o hâlde zaman değiştikçe bunun yöntemi de değişmelidir. Asr-ı saadet’te konulan kurallar o dönemi ve belkide yakın geleceğinin düzenini sağlamak için yeterli olsa da bu çağda olmayabilir. Dolayısıyla her dönemde yeni kurallar gelip gitmelidir.

Mesele bu boyuta geldiğinde durum tarihselcilik ile paralel bir hâl alıyor.

Modernitenin bu “fikrî armağanı” Kur’an’ın hükümlerinin evrensel olduğunu ve zamana göre değişmeyeceğini bir anda bir kenara itiyor ve her dönemde kendi doğrularını sunuyor.

Günümüz Hristiyanlık anlayışı ile de benzerlik gösteren ve “ahlâklı olmayı” bütün mesele olarak telakki eden bu fikir, yaratılış gayesini tamamen unutturmayı ihmâl etmiyor. Dikkat edilirse ifadeler bu şekilde hayata gelmese de  yansımaları “Kalbim temiz!”, “Allah biliyor”, “Kimin ne olduğu orada belli olur!” gibi amelden uzak, kurtuluşu kolay gösteren söylemlerin yaygınlığı görülecektir.

‘Kul’u kul yapan değerlere bu boyutta dışarıdan bakan bir sistemin dişleri arasında ezilmeye devam edecek gibi duruyoruz.  Oysa bir müslüman olarak doğrudan tepki vermemiz gereken, bu arızalardan kurtulmak için her türlü fedakarlığa girmemizi icab ettiren bir durum ile karşı karşıyayız..

Meselenin bireylerin cehaleti yada “saf”lığına bağlamanın en büyük “saflık” olacağı kanaatimi arzettikten sonra kendimizi sorgulamaya davet ediyorum:

Sizce de modernitenin hediyesi iş görüyor mu?
Nelere ne derece dikkat etmemiz gerektiği hakkında fikir veriyor mu?
Bu fikirler her haneye, her ortama kendini hissettirmeden girerken bizler ne yaptık ?
Bu fikirleri küçümsemeye devam edecek miyiz ?
Daha da önemlisi, sinelerdeki hâkimiyetini arttırmadan def etmek için ne yapıyoruz/yapacağız?

Bu sorular üzerine kafa yormadan, gerekeni yapıyor/yapacak olmadan modernitenin kucağımıza bıraktığı “hediyelerin!” mahiyetini hakkıyla kavramamız mümkün değil.

Salih Kartal

Salih Kartal
Musellem.net kurucu yazar...