Kerbelâ’da Hz. Hüseyin ve Ashâbı Susuz Bırakıldı Mı?

Yerleşik Kerbelâ anlatımlarında, tarihi verilere parçacı yaklaşılmak ve mersiyelerden, edebî türlerden hareket edilmek sebebiyle olsa gerek, Hz. Hüseyin Efendimiz ve Ashabının çetin bir susuzluğa gark edildiklerine dair ifadelere şahit olmaktayız. Bu anlatıma karşılık, Ebubekir Sifil hoca efendinin, Tv Net’teki ilgili program başta olmak üzere, bu ay içerisinde gerek yurt içi gerekse de yurt dışında gerçekleştirmiş olduğu Kerbelâ sohbetlerinde ise bu iddianın doğru olmadığına dair görüşlerini işittik hep birlikte.

Bu meselenin hakikati nedir diye yakından baktığımız vakit karşılaştığımız manzara şudur…

Hz. Hüseyin Radıyallâhu Anh, kendisini geri çevirmeye çalışanların yoğun ısrarlarına rağmen Mekke’den Kûfe’ye doğru yola çıkar. Kerbelâ’ya yaklaşıldığında Ömer b. Sa’d tarafından durdurulur ve daha sonra Şimir b. Zilcevşen’in ve Hüseyin b. Numeyr’in de o bölgeye intikaliyle birlikte, yapılan görüşmelerin sonuç vermemesi üzerine hem Fırat tarafından hem de diğer yakadan kuşatılır. Kerbelâ dediğimiz mevki, sanıldığı gibi Fırat nehrine çok yakın bir yer değildir. Kaynaklar yaklaşık olarak 25Km mesafede olduğunu kaydetmektedir. (Şimdilerde Kerbelâ’da bulunan nehir, sonraları açılmış ve bağlanmış, Hz. Hüseyin’in şehadeti sırasında bulunmayan suni bir nehirdir (kanal) bu da kafamızı karıştırmasın.) Hz. Hüseyin ve ashabı burada kuşatılınca, Fırat nehrine doğru da hareket edemediklerinden bir süreliğine de olsa yoğun bir susuzluk hali söz konusu olur. Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin susuzluğa mahkûm edilmeye çalışılması da zaten saldırganların onu, beraberindekilerle birlikte zor durumda bırakabilmek için planlı olarak yaptıkları bir iştir. Hz. Hüseyin ve beraberindekiler her ne kadar Fırat’a ulaşamamışlarsa da, kaynaklara göre o bölgede; Hz. Ali Radıyallâhu Anh’ın Sıffin Muharebesi vetiresinde açtırmış olduğu bir su kuyusu mevcuttur. Fırat tarafına hareket edemeyen Hz. Hüseyin, kardeşi Abbas b. Ali b. Ebu Talib’i beraberindeki bir ekiple su temin etmeleri için görevlendirir. Abbas b. Ali ve beraberindeki yaklaşık 30 atlı ve 20 yayadan oluşan ekip, yaşanan birtakım arbedelere rağmen suya ulaşmayı başarır ve suyu temin ederek Hz. Hüseyin ve beraberindekilere de ulaştırırlar. (Bu su kaynağı, Hz. Ali’nin açtırmış olduğu su kaynağı mı gördüğüm kadarıyla burası çok net değil ama bu şehir o zaman kurulduğuna ve susuz şehir de kurulamayacağına göre o kuyu olma ihtimali son derece kuvvetli.)

Bir de Hz. Hüseyin’in aldığı ilk ok darbesi esnasında su içmeye çalışmakta olduğunu haber veren bir rivayet var ve burada ‘’Fırat’ın suyundan içmek istedi’’ şeklinde geçiyor. Buradaki suyu Fırat Nehrinin suyu olarak değil de yukarıda bahsettiğimiz su kaynağı olarak anlamak daha doğru gibi görünüyor zira Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin şehit olduğu ve şehitlerin defnedildiği bölge daha evvel de belirttiğimiz gibi Fırat’a pek yakın değildir.

Kısacası Hz. Hüseyin ve Ashabı evet bir susuzluk çekmişlerdir fakat sonradan suya erişmek suretiyle bu ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Daha sonra da zaten hadise hepimizin bildiği üzere maatteessüf acı bir şekilde neticelenmiştir.

►Sonuç◄
İbn-i Kesîr’in el-Bidâye ve’n-Nihâyesi, İbn-i Esîr’in el-Kâmil fî’t-Târih’i gibi tarih kitaplarımızda geçen, Hz. Hüseyin ve Ashabının susuzluk çektiğine dair haberler tamamen asılsız değildir. Yol boyunca temin ettikleri su, kuşatıldıktan bir süre sonra bitmiş, Fırat yönüne hareket etmelerine de izin verilmediğinden bir süreliğine de olsa ciddi bir susuzluk hali söz konusu olmuştur. Fakat adını zikretmiş olduğumuz tarih kitaplarında bu husus yer almasa da, ed-Dîneverî’nin Ahbâru’t-Tivâl isimli eserinde nakledildiğine göre Hz. Hüseyin’in kardeşi Abbas b. Ali Hazretleri su teminini bütün engellemelere rağmen gerçekleştirmiştir. Yani mersiyelere konu edinildiği gibi günlerce süren bir susuzluk hali söz konusu olmamış, susuzluktan kırılma boyutunda bir tablo söz konusu olmamıştır. Hatta o serencamda Abbas b. Ali Hazretleri su teminini gerçekleştirdiği için kendisi “es-Sekkâ” olarak anılagelmiştir.

kerbela 1 kerbela2

Ebubekir Sifil Hocaefendi’nin konuya dair açıklaması :

Yücel Karakoç
Musellem.net yazarı, yazı işleri...