Kadın ve Erkek Eş midir, Eşit midir ?

Modern asır kadın ve erkeği bir cinsi oluşturan iki tür olmaktan çıkararak, yarışan ve birbirine üstünlük sağlamak gayesinde olan birer rakip haline dönüştürmüştür. I. Cihan Harbi’nde erkeklerden boşalan iş sahasını doldurmak ve kadın istihdamını “erkek iş sahasında” sağlama çabası kadını ve erkeği hiç olmadığı kadar rakip haline getirdi.  İş sahasında erkekler kadar üretken olabilmek için çabalayan ve bunun gereği olarak da kadınlık kimliğini erkek kıyafeti olan pantolon tasarımları ile öteleyerek, cinsiyetinden soyutlanma sürecini başlatmış oldu.

Bizler kadın ve erkek birer rakip mi, yoksa bir cinsin iki eşit türü mü diye tartışırken modern asır cinsiyetsiz bireyler ile tek cins insan oluşturmayı hedeflemekte… Bu ise ayrı bir sorun ve bu problem henüz akl-ı selimlerin gündemine girebilmiş değil.

Kadın ve erkek eşit midir, yoksa kuvvetli olduğu için erkek üstün müdür, erkeği de o doğurduğu için kadın daha mı üstündür? Bir türün üstün olması şart mıdır ? Eş ve tamamlayıcı olmakla yetinmek kafi gelmez mi insana? Bu suallere cevap olarak Kur’an’ı aralayabilirsek bize şu hükmü buyuruyor :

“Şüphesiz erkek ve dişiden ibaret olan iki çifti yaratan O’dur.” (Necm; 5)

Kainatta her şey çift ve bu çiftlerde dişili ve erkekli olarak yaratılmıştır. Gece ve gündüz de bir çifttir. Gecenin gündüzü tamamladığı gibi, insan türünün dişisi de erkeği tamamlayıcıdır. Gece gündüzden üstündür veya erkek deve dişisinden evladır demek yersiz olduğu gibi insan türünün dişisi ve erkeğinin cinsiyet olarak üstünlüğünü konuşmak da doğru değildir.

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının.” (Nisa; 1)

İnsanın yaratılışı, iki ayrı türün yaratılması ile değil; tek bir türün var edilmesi ve o türden de eşinin yaratılması ile başlamıştır. Böylece yaratılmanın başlangıcı olan erkek; kendisinden yaratılan kadınla birleşerek tamamlanmıştır.

“Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir.” (Araf; 189)

Hz. Adem‘i topraktan yaratan Allah, ona eş olacak Havva‘yı da topraktan yaratmaya muktedir iken; Hz. Adem‘den bir parça ile yaratarak kadın ve erkeğin birbirini tamamlamalarını murad etti. Kadını erkeğe, erkeği kadına birer elbise olarak (Bakara; 187) yarattığını zikrederkenki muradı da kadın ve erkeğin birbirini tamamlayıcı olmasıdır. Allahualem.

“Kadın bir kaburga kemiği gibidir. Kadın bir kaburga kemiğinden, bir eğri kaburga kemiğinden yaratıldı, onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın, kırılması da boşanmasıdır.”  [1]

Burada eğri kaburga kemiği, erkekten alınan bir parça ile yaratılmaya işaret etmekle beraber, erkekle kadın arasındaki mizaç farklılığına ve kadınların erkeklerce değiştirilmeye kalkılması, onları kırıp atmak demek olduğuna dair uyarıyı içeren bir misaldir.

Kadını olduğu gibi kabullenmek, erkek mizacına göre ters bir durumla yaşamaya; onu istenilen şekle sokmaya kalkmak ise fıtratının tersine çıkmak demektir. Bundan ötürü Nebi (aleyhisselam) kadınlar için hayrı ve hoşgörüyü tavsiye etmiştir.

İnsanların üstün olmak için cinsiyet farklılığına değil takvaya ihtiyaç duyduğunu Kur’an bize bildirmiştir. Erkek ve kadını iki rakip gibi üstünlük yarışına sokmak; yaratılışlarındaki gayeyi hiçe saymak ve fıtratlarından çıkarmak demek olur.

Erkek, eksik bir bütün; kadın da bütünü tamamlayan can damarıdır. İkisi fıtrat yolu olan nikah ile birleştiğinde sükunet ve karara ulaşan çift, fıtratlarındaki kemalâta ulaşır. Kadın ve erkeğin üstünlük yarışı; ebeveyn olarak salih bir evlad yetiştirdiklerinde zafere ulaşmış demektir.

Bizleri hükmü necaset olan bir sıvıdan yaratan Allah ne Yücedir.


[1] Buhari, Nikah 79; Müslim, Reda 65; Tirmizi, Talak 12; Darimi, Nikah 45; Ahmed b. Hanbel, II / 428, 449, 530, V / 164.